Kızlarımızın başörtülü olmalarına çok da sevinemiyoruz ne yazık ki! Zira örtülen sadece başlar oldu. Tesettürün içi boşaltıldı. Son senelerde toplumumuzda başörtüsü artarken tesettür azaldı! “Tesettür” literatürden silindi sanki. Tesettür başörtüsüne indirgendi. Başı örtmekle dinin örtünme emri(Nur 30,31,60; Ahzab 59) yerine getirildiğini sanmaya başladı kadınlarımız, kızlarımız. Ve iş öyle çığırdan çıktı ki “farz” olan tesettür “tarz” olmaya başladı. Tesettür tarz olunca başı kapalı ama boya küpüne düşmüş kızlarımız türedi. Tesettür tarz olunca parklarda sigara tüttüren kızlarımız arzı endam eyledi. Tesettür tarz olunca ağza alınmayacak galiz ifadeler kızlarımızın ağzında sakız olmaya başladı. Dinleseniz yüzünüz kızarır. Lakin yüzü kızarmayan, kalbi ürpermeyen bir nesil ürettik hep birlikte.
Bütün bunlar neden mi oldu?
Ahlakı kaybettiğimizden oldu. Özü kaybettiğimizden oldu. Takva elbisesine bürünmez isen o bez parçaları seni ancak bu kadar örter. O zaman da giyinik çıplak olursun. Halbuki hayat kitabımız Kur’an ne diyor bakın:
Ey Âdem oğulları! Size mahrem yerlerinizi örtecek giysi, süsleneceğiniz elbise yarattık. Takvâ elbisesi, işte o daha hayırlıdır. Bunlar Allah’ın âyetlerindendir. Umulur ki düşünüp öğüt alırlar.”(Araf7/26)
Ayetin özeti şu: Allah insana bedenini örtmesi için elbise yarattı. Ama bu elbise sadece bedeni örter. Asıl elbise takva elbisesidir. Bu yoksa giyilen elbise seni “giyinik çıplak” yapabilir.
Bütün bu söylediklerimiz toplumuzda hemen herkesin dikkati dahilindedir.Tesettür, “bana bakma” demek içindir. Eğer bir kadının giydiği elbise “bana bak” diyorsa buna tesettür denir mi? Tesettür kadının dişiliğini namahremden gizlemek içindir. Giyilen elbise dişiliği gizlemiyor, tam aksine daha da ortaya çıkarıyorsa buna tesettür denmez. Ona dense dense “moda” denir. Bu yüzden tesettürün farz kılınış hikmeti şudur aslında: Kadınla dişiliği üzerinden değil kişiliği-insanlığı üzerinden iletişim kurunuz. Kadının bedeni gizlensin kişiliği öne çıksın. Ama bugün modern ve kapitalist dünya kadını bir meta olarak görüyor. Dondurma reklamında dahi kadının dişiliği ön plandadır. Yuh olsun bu zihniyete.
Bu bağlamda başörtülü bir hanımın boya küpüne düşmüşçesine boyanıp-cilalanarak rengârenk, daracık giyinip uzun topuklu ayakkabıyla sokaklarda arz-ı endam etmesi bir Müslüman olarak yüreğimizi yaralıyor. Bu tür giyinen kadınlarımız da örtündüklerini sanıyorlar.
Bir zamanlar bu memlekette başörtüsü yüzünden hayatlar karartılıyordu.71 Yaşındaki Medine Bircan’a yapılan zulmü unutmadık. Bir kez daha hatırlatalım: Sene 2002.Medine Bircan sağlık karnesinde başörtülü fotoğrafı yüzünden Çapa Tıp Fakültesi hastanesinden geri çevriliyor. Oğlu annesinin bu resmine fotoshopla saç eklettiği gün ise vefat ediyordu. Yok artık! demeyin. Bu ve bunun gibi daha neler yaşadı bu memleket.
Genç kızlarımız sırf inançları gereği örtünüyorlar ve böylece okumak istiyorlardı. Lâkin o zamanki sistem buna müsaade etmiyordu. Bu sebeple imkan bulabilenler yurtdışında okuyorlardı. Öz yurtlarında parya muamelesi görüyorlar, kendi ülkelerinde bulamadıkları özgürlükleri gavur diyarlarında buluyorlardı. O bacılarımız işin çilesini çektiler, ter akıttılar bu yolda. Mesafe de alındı çok şükür. Şimdi memlekette böyle bir sıkıntı yok. Ancak buna çok da sevinemedik. Zira eskiden başörtülü-tesettürlü kızlarımız zulüm görürken şimdilerde başörtüsünün-tesettürün bizzat kendisi kızlarımızdan zulüm görüyor. İşte bu çok acıtıyor yüreğimizi.13.04.2019