İnsan başı boş ve gayesiz de yaratılmamıştır.(Hicr 15/85,Enbiya 21/16, Sad 38/27) “Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?”/Müminun 23/115 (Ayrıca bkz. Kıyame 75/36) Yaratılan her varlık bir gaye üzere yaratıldığı gibi insan da bir gaye için yaratıldı ki bu gaye de Allah’a kulluktur ( Zariyat 51/56)
İnsan, bu dünyanın bir misafiridir ve dünyada “geçici iskan” ile yaşamaktadır. Ve insan Efendimiz’in deyimi ile bu dünyada bir yolcudur. İnsan bu dünyada kendisine verilen ömür sermayesinin her karesinin hesabını mahşerde vereceğine göre zamanını çok dikkatli değerlendirmek zorundadır.Bu manada “Müslüman Allah yokmuş gibi yaşayamaz.” Aldatıcı dünyaya aldanmaz. (Fatır 35/5) Şeytan ve nefsinin esiri olmamaya gayret eder.
Yüce Allah Kur’an’da zamanı çarçur eden insanın ziyanda olduğuna dikkat çekiyor.(Bkz Asr suresi)Zaman akıp gidiyor. Zamanı durduramazsınız. İlk çağ filozofu Herakleitos’un deyimiyle “Bir ırmakta iki defa yıkanamayacağımız ” gibi bir anı bir defa yaşarız. Dolayısıyla ömür sermayemiz tükeniyor. Yani her geçen zaman mezara daha yakınız demektir. Hayat ırmağımız da mezara doğru akıp gidiyor.
Hayat tıpkı bir kitabın sayfaları gibidir. Her kitabın bir son sayfası olduğu gibi hayatın da bir son sayfası olacaktır.Böyleyken insan neden hala gaflet içinde, sanki “ölüm yokmuş gibi”, sanki öldükten sonra dirilip mahşerde ömrünün hesabını vermeyecekmiş gibi yaşar?
Zaman en değerli hazinemizdir aslında. Zira onunla ahretin güzelliklerini kazanmak da elimizde, onunla ziyana uğrayıp iflas etmek de elimizde. Ölmeden önce ahrete ait işlerimizi tamamlamak zorundayız. Azrail kapıya dayanınca artık iş bitmiştir. Biz iman ediyoruz ki “ömrümüzü nerede tükettiğimizden” hesaba çekileceğiz. (Tirmizi, Kıyamet 1)
Bütün bunları yeni bir yıla girmeye hazırlandığımız şu günlerde bir kez daha düşünmek durumundayız. Duvarlarımıza yeni takvimler asacağız. Geçen sene bu günlerde de yeni takvim asmıştık duvarlarımıza ama o da eskidi. Eskiyen aslında biziz. Şimdi MUHASEBE zamanıdır. ÇAM DEVİRME zamanı değil. İçki, kumar-piyango gibi haramlarla seneye veda etmek Müslümanca bir davranış değildir.
“Noel Baba” tiplemeleriyle bu milletin evlatları haçlı istilasına uğruyor ama Müslümanın kılı kıpırdamıyor. Halbuki birisi evinize veya iş yerinize saldırsa böyle mi davranırsınız? Birisi evinize domuz eti gönderse ne yaparsınız? Noel babanın evlerimizde bıraktığı tahribat daha mı az!? Kaç Hıristiyan bizim bayramımızı kutluyor? Eski bir papaz, Müslümanların Hıristiyan bayramı olan yılbaşı kutlamalarına katılmalarını hayretle gözlemleyerek şöyle diyor: Korkarım Müslümanlar dini bayramlarımızı elimizden alacaklar.!
Yılbaşı gecesinde illa ki bir şey yapılacaksa yapılacak en hayırlı iş NEFİS MUHASEBESİ olmalıdır. “Hesaba çekilmeden evvel kendinizi hesaba çekiniz” düsturu doğrultusunda ; bir yılı daha geride bıraktım, acaba kârda mıyım zararda mı, ibadet hayatım ne alemde, yapmam gereken ibadetlerimi yaptım mı, hangi günahları işledim ve bunların affı için neler yaptım..vs sorular sorulup cevaplar aranmalıdır..Yarın geç olabilir .Zira mahşerde “Keşke bu hayatım için bir şeyler yapıp gönderseydim!” (Fecr Sûresi, 89/24) demenin bir faydası olmayacaktır. Son nefeste pişmanlık boşunadır (Müminun 23/99-100)
Müslüman bir ülkede şu piyango kuyrukları nedir Allah aşkına!? Şunu net olarak belirtelim. Piyango bir kumar türüdür. Kumar ise haramdır (Bkz. Maide 5/90-91) Domuz etini haramdır diye yemeyen Müslüman kumar olan piyangoya gelince aynı hassasiyeti neden göstermez acaba? “Piyangodan para çıksın hayır-hasenât yapacağım” diyenlere şunu soralım: Lağım suyu ile abdest caiz midir? Piyangonun MİLLİ olması onu kumar olmaktan, dolayısıyla HARAM olmaktan çıkarmaz. Devletin veriyor olması da insanı mazur görmez. Zira devlet FAİZ de veriyor. Faize helal mi diyeceğiz? Piyango bileti alan bir teyzemizin “çıkarsa umreye gideceğim” demesi kanımı dondurdu adeta.31.12.2017