Peygamberler Allah’ın insanlığa seçip görevlendirdiği mümtaz şahsiyetlerdir. Nübüvvet insanlık kadar eski bir müessesedir. Yüce Allah insanı kendisine kulluk için yarattığını söylüyor. (Bkz.Zariyat51/ 56) Bu maksatla var edilen insan tek başına Rabbini bulamayabilir, kulluğun formatını akılla bulamaz diye de Peygamberler ve beraberlerinde kitaplar veya Suhuf göndermiştir. Bu durum ta Hz.Adem’den Nübüvvet silsilesinin son halkası olan Efendimiz’e kadar böyledir.
Tam burada dikkat çeken husus Peygamberlerin kendi toplumu içinden seçilmiş olmasıdır. Başka bir ifadeyle Peygamberler insandırlar ve Kur’an sık sık Peygamberlerin KUL olduklarını ifade eder. Neden? Peygamber tasavvurlarındaki sapmaları önlemek için.Çünkü geçmiş ümmetlerde bu sapmalar olmuştur.
Mesela; Kur’an da İsra(17) ilk ayetinde Efendimiz’den söz edilirken “ABDİHİ/kulunu” ifadesi ve devamında 3. ayette Hz Nuh’tan bahsederken “O, gerçekten de çok şükreden bir kuldu” ifadesi dikkat çekicidir. Meryem19/30 da İsa(as)’ın dilinden şöyle deniliyor: ” İsa şöyle dedi «Ben, Allah'ın kuluyum. O, bana Kitab'ı verdi ve beni peygamber yaptı.” Ayrıca bkz.Tahrim 66/10, Meryem19/ 2, Sad38/30,41
Kelime-i Şehadeti okurken ne diyoruz: “..ve yine şehadet ederim ki Muhammed O’nun Kulu ve Resulüdür.” Efendimiz’e Nübüvvet görevi 40 yaşında verildi. Kırk yaşına kadar KUL Muhammed iken Kırk yaşından vefatına kadar da KUL +Peygamber Muhammed olmuştur. “De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilâhınızın bir tek İlâh olduğu vahy olunuyor…(Fussilet 41/6) ayeti O’nun bizim gibi bir insan olduğunu ancak bizden farklı olarak Vahy aldığını söylüyor. (Ayrıca Bkz.Kehf 18/110)
Bütün bu izahları niçin yaptık? Peygamber tasavvurumuz hususundaki bir takım sapmalara dikkat çekmek için elbet.
Efendim geçenlerde bir video izledim. Bu video kamuoyunda bir hayli meşhur olan ve hurafeleri din diye yutturan Hocaya ait.Bu hoca, Peygamberlerin kabirlerinde diri olduklarını kabirde namaz kıldıklarını hatta hanımlarıyla zevklendiklerini söylüyor. Düşünsenize Efendimiz(sav) Kabrinde diri ve vefat etmemiş. Namaz kılıyor. Haşa eşleriyle birlikte oluyor. “Böyle birisi Peygamber olamaz. O ölümsüzdür” den başka ne anlaşılır buradan?
Kur’an’a kulak verelim: “Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz?(Al-iİmran3/44) Yani Muhammed’den önce de peygamberler vardı. Ama şimdi yok. Hapsi vefat ettiler.Peygamberler de fanidirler.Her insan gibi sizin Peygamberiniz de vefat edecek ve bu dava ümmetin omuzlarında yükselecek.Muhammed vefat edince bitmeyecek.Nitekim de öyle olmuştur…
Bu şahıs bir başka yerde Ashabtan bazılarının Efendimiz’in kanını ve idrarını içtiklerini ballandıra ballandıra anlatıyor. Millet de saf-saf dinliyor. Bu iftira Efendimiz’e ve Ashabına atılıyor, bu çirkin işler Efendimiz’e ve Ashabına yakıştırılıyor bir Allah’ın kulu da çıkıp “Bu ne saçmalıktır. Bunun dinle imanla, peygamber sevgisiyle alakası ne?” demiyor. İşin enteresan tarafı ise buna karşı çıkanlar, bunu eleştirenler hemen damgayı yiyor: “Sünnet-peygamber düşmanı ve sapık.” Sizce kim sapık?
Olacağı buydu. Sen Peygamber tasavvurunu Kur’anla inşaa etmezsen böyle saçma sapan şeyleri Peygamberlere yakıştırırsın. Çünkü Kur’an’ın inşa etmediği insan geçmiş ümmetlerin düştüğü hataya düşer de peygamberlerini aşırı yüceltmeci tavırla işe başlarlar ve ilahlaştırırlar. Hz. İsa’nın başına gelen aynı tasavvurla olmadı mı? Bugün Hırıstiyan dünyasında İsa İlahtır. Aşırı yüceltmenin geldiği son nokta burası.
Bu mevzuda söylenecek çok söz var. Başka yazımızda bunlara değineceğiz inşallah..
01.12.2014