2017’nin ilk saatlerinde İstanbul’da bir eğlence merkezine yapılan, 39 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısından sonra medyaya yansıyan bir ayrıntı dikkatimi çekti. Saldırı anında o mekanda olan ve yara almadan kurtulan bir bayan o dehşet anlarını anlatırken şöyle diyordu: “Muhammed’in Allah’ına sığındım o an”
Kadının Müslüman olup olmadığını bilmiyoruz. Ancak “Muhammed’in Allah’ı “ sözü bize az-çok fikir veriyor. Zira bir Müslüman bu gibi durumlarda “Allah’a sığındım” söylemini kullanır. “Muhammed’in Allah’ı” deniliyorsa demek ki söylem sahibi Muhammed’in tebliğ ettiği dini henüz kabul etmemiş.Kendi tanrısı başka bir tanrıymış gibi bir durum söz konusu.
Konumuz kimsenin imanını sorgulamak değil elbet. İsteyen istediğine inanır. Burada asıl vurgulamak istediğimiz, dini literatürde FITRAT denilen hakikate vurgu yapmak. Allah her insanı anne rahminde yaratırken onun fıtratına Allah’a inanma duygusu koyar. Bir nevi “FITRAT SÖZLEŞMESİ” imzalanır.( Araf7/172) İşte bu yüzden Hadis-i şerifte de belirtildiği gibi her doğan İSLAM FITRATI üzere doğar.(Buhârî,cenâiz 92) Her insan Müslüman doğar. İster ateistten doğsun,ister Yahudiden ister Hıristiyandan. Dini sorumluluk ancak buluğ çağı ile başlar.
Bir insan her ne kadar inançsız olursa olsun, ateist bile olsa zorda kaldığında Allah’ın kodlarına koyduğu inanma kabiliyeti açığa çıkar. Yazımıza konu olan örnekte de bunun tipik örneğini görüyoruz. Bu manada mutlak ateist yoktur. Örneğimizdeki kadın da kuvvetle muhtemel Müslüman değildi. Ya da en azından inandığı Allah ile iletişimi sıfırlamış biriydi. Fakat onun ölümle burun buruna gelmesi ile saf fıtratı tezahür etti. Sahih imanın İslam imanı olduğunu, hakiki tanrının da ALLAH olduğunu bir şekilde itiraf etmiş oldu.
Sen Allah’ı unutsan da Allah bir şekilde kendisini hatırlatıyor. Halbuki Allah kullarına şah damarından daha yakındır.(Kaf50/16)
Diğer taraftan kuru bir iman sahibini ahirette sahil-i selamete ulaştırmaz. Zira iman amel etmeyi gerektirir. “İnandım” demekle her şey halledilmiş olmuyor. İnanmak islam binasının temelidir. Temelsiz bina olmaz elbette.Lakin temel atmakla da bina yapılmış olmaz.O halde yapılması gereken islam binasını sağlam temele oturtmaktır.Bundan sonrası islam binasının sütunlarını,duvarlarını ve diğer bölmelerini inşa etmektir.Mesela islam binasının ana sütunu namazdır.Bunun için namazlar asla ihmal edilmemelidir.
Eskiden gaz yağı ile yanan fitilli el fenerleri vardı. Rüzgarda sönmemesi için camı da vardı. Bu cam bazen kırık olurdu. Geceleyin bir yere giderken hafif rüzgarda sönüverir de zifiri karanlıkta yolda kalırdık. İşte iman bu fenerin ışığıdır. İbadetler de bu fenerin camıdır. Nasıl ki cam olmazsa veya kırık olursa o fener söner, ibadetler de olmazsa iman korumasız kalır ve o da sönebilir. Bu sebeple iman, ibadetlerle korunmuş oluyor.Cennete gitmeyi hayal ediyorsak sağlam bir iman üzerine amelleri-ibadetleri inşa etmek durumundayız.
Sinemizdeki imanın bizi cennete götürüp götürmeyeceğini öğrenmek istiyorsak kendimizi mesela namaz ile test edebiliriz. İmanımız bizi (beş vakit)namaza götürüyorsa sıkıntı yoktur inşallah.Ama imanımız bizi namaza götürmüyorsa sıkıntı büyük demektir.Zira bizi namaza götürmeyen iman cennete nasıl götürecek? 18.01.2017