Geçtiğimiz günlerde 24 günlük umre programı için Diyanet İşleri Başkanlığımız Umre organizasyonunda görevli olarak Kutsal topraklarda idik. Programımızın 19 günü Mekke-i Mükerreme’de  geçti.  Bu mevzuda “Medine Notları” başlığı ile yazı yazmıştık. Bu yazımızda da Mekke’den bahsedelim.

Mekke İslam dünyasının kalbidir. Zira yeryüzünün ilk mabedi Kabe buradadır.(Al-i İmran3/96).Mekke’yi Mekke yapan da şüphesiz bu kutsal mekandır. Mekke dağlık ve taşlık coğrafyaya sahip bir şehirdir. Turizm manasında ziyaret edilecek yanı da yoktur. Ama manevi iklimi bambaşkadır ve senenin hemen her günü Müslümanlar akın akın buraya koşarlar.

Mekke vahyin iniş üssüdür. Mekke, vahiyle birlikte” Ümmü’l-Kura/Şehirlerin Anası” (Enam6/92) olmuştur. Efendimiz de vahiyden evvel “Abdullah’ın Oğlu Muhammed” iken vahiyle birlikte “Allah’ın Resûlü Muhammed” olmuştur.23 senede tamamlanacak olan son vahyin büyük bölümü Mekke’de nazil olmuştur.

Mekke “arayış” şehridir aynı zamanda. Zira Efendimiz(sav) risâletinden evvel Hira(arayış )’ya çıkar orada inzivaya çekilir, Rabbini tefekkür eder, şirk bataklığında bocalayan Mekke toplumunun halini düşünür ve bu durum onu üzerdi de daralırdı, bir çıkış yolu arardı.(Duhâ93/7) İşte ilk  ayetler(Alak96/1-5) burada bu arayış içindeyken inmeye başladı. Mekke’de bulunduğumuz süre içinde umrecilerimize yönelik düzenlediğimiz irşad programlarında bunları anlattık. Her müminin Hz. Muhammed misali hakikati araması, karanlıktan,günahlardan sıyrılmanın yollarını araması gerektiğini anlattık.Hac ve Umre ziyaretlerimizin basit bir seyahate indirgenmemesi gerektiğini, bu toprakların bilinçlenme mekanları olduğunu anlattık.

Bir kardeşimiz Nur Dağına Hira’ya gittiğini, gece olmasına rağmen aydınlık-nur olduğunu söyleyince dedim ki, orası Nur dağı ama senin gördüğün   nur falan değil, Mekke’nin binlerce sokak lambalarının aydınlatmasının yansımasıdır. Mekke’de elektrikler kesilsin karanlık içinde kalırsın. Millet normal hadiselere bile bir mucizelik atfediyor.

Sevr ziyaretimizde Hicretin öncesini ve Hicreti anlattık. Ama ne hazindir ki burada bile millete sahih bilgiler yerine böcek-yılan hikayeleri anlatılıyor. Bu sebeple Sevr Mağarası yerine “örümcek mağarası” tabirini kullananları duyduk. Burada örümceği, güvercini tartışmaya gerek yok aslında. Zira bu mevzuda Kur’an ayeti(Tevbe9/40) de var. Bu ayet okunup anlatılsa yeter aslında.Bu ayette “..hani onlar mağaradaydı; o, arkadaşına. Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir, diyordu. Bunun üzerine Allah ona (sükûnet sağlayan) emniyetini indirdi, onu sizin görmediğiniz bir ordu ile destekledi…” diyor açıkça. Allah “sizin görmediğiniz bir ordu ile destekledi” diyor, ama biz illaki güvercinle, örümcekle Hz. Peygamberi korutacağız!

Arafat’ı ziyaret ediyoruz. Zilhicce’nin 9. günü Haccın rüknü olan Arafat Vakfesinin yapıldığı mekanı. Umrecilerimize Arafat’ın ortasındaki Cebel-i Rahme(rahmet tepesini)yi gezdiriyoruz. Ondan önce gerekli bilgilendirmeleri de yapıyoruz. Ancak gel gör ki tepede hurafeler havada uçuşuyor. Hem de birçok dilde anonslarla sözlü    uyarılar, birçok dilde gerekli yazılı uyarılar yapılması ve görevlilerin ikazlarına rağmen.

Cebel-i Rahme’de  elindeki kağıtta bazı isimlerin yazılı olduğu bir Türk kadını gördüm. Durumu anladım. Dedim ki teyze benim adımı da yaz o kağıda!  Yazmadı tabiî ki. Ne yapacaksın o kağıdı dedim. Buraya bırakacağım cevabını verdi. Görüyor musunuz DUA gibi büyük bir imkânımız varken(Bakara2/186),bize şah damarımızdan daha yakın bir Rabbimiz(Kaf50/16)  varken millet nelere tevessül ediyor?! Bu kardeşimiz o isimlerin olduğu kağıdı oraya bırakacak ve bir süre sonra o isimlerin de oraları ziyaretleri nasip olacak! Hani Allahtan isteyecektik.Hani yalnız ondan yardım isteyecektik.?(Fatiha1/5)