SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

KUR’AN-I KERİM’İ YAKMAK

Yazının Giriş Tarihi: 15.02.2023 11:21
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.02.2023 11:21

İsveç’teki menfur Kur’an yakma eylemi gündemdeki yerini koruyor. Ortada Müslümanların kutsalına açık bir saldırı var, tabii olarak da tepkiler. Olayın dini olduğu kadar siyasi yönü de var. Orası ayrı mesele. Biz burada dînî boyutu üzerinde duralım.

Kur’an yüce Rabbimizin insanlığa son vahyidir. Miladî 610’da başlayan bu son vahyin indiriliş süreci 23 senede tamamalandı. Allah Rasûlü(sav) inen ayetleri ashabına tebliğ ediyor ve vahiy katiplerine de yazdırıyordu. Ayrıca da ezberleniyordu. Vahiy katipleri inen ayet ve sûreleri o devrin yazı malzemeleri olan ince ve yassı taşlara, düz kemiklere, derilere, kağıtlara, hurma dallarına vb. şeylere yazıyorlardı. Şurasını bilelim ki Rasûlüllah’ın devrinde Kur’an iki kapak arasında yazılı bir kitap değildi. Yani Rasûlullah devrinde bir “mushaf” yoktu. Kur’an’a abdestsiz dokunup dokunmama meselesine bir de bu cihetten bakmak lazım. Nitekim mevzuyla alakalı ayete Diyanet İşleri Başkanlığımız da dahil olmak üzere birçok mealci şöyle meal vermiş: “Ona ancak temiz olanlar(melekler)dokunabilir.”(Vâkıa 79)

Kur’an-ı Kerim daha sonra Hz. Ebu Bekir devrinde cem edilerek bir mushaf haline getirildi. Böylece Kur’an ilk kez mushaf haline gelmiş oldu. Hz. Osman devrinde ise bu mushaf esas alınarak çoğaltıldı. İşte yeryüzündeki bütün mushaflar bu ilk mushafların aynısıdır.

Bu kısa izahattan sonra gelelim Kur’an’ın bizim neyimiz olduğuna. Kur’an’a bakışımız mushaf düzeyinde kalınca bu sefer Kur’an’ın verdiği mesaj, hayat kitabı olma vasfı ıskalanıyor. Kur’an’a saygı sadece onun yazıldığı kağıda, basıldığı mushafa saygı olarak algılanıyor. Ya da Kur’an’a saygı sadece onun mushafını yüksekte bulundurma, “abdestsiz dokunmama” boyutuyla sınırlı kalıyor.

Halbuki Kur’an hayat nizamıdır. Her ayeti insanın dünya ve ahretini dizayn içindir. Okuyup üflemek için değildir. Rasululllah bize böyle bir din bırakmamıştır. İstiklal şâirimiz Âkif ne güzel ifade etmiş: “Ya okur geçeriz bir ölünün toprağına /Ya açar bakarız nazm-ı celilin yaprağına , İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin/ne mezarlıkta okunmak ne de  fal bakmak için”

Kur’an bize birtakım emirler ve yasaklar/talimatlar ile ahlaki erdemleri bildirir. Bir talimatı okumakla o talimat yerine gelmiş olmaz. Üst makamdan gelen bir talimatı okumakla talimat yerine gelmiş olmaz. Yangın talimatını okumakla yangın söndürülmez. Doktorun yazdığı  reçeteyi okumakla hastalıktan şifa bulunulmaz.

Ne yapmak lazım?  Rabbimizin talimatlarını yerine getirmek lazım ki Kur’an’a saygılı olmuş olalım. Bugün biz Müslümanların Kur’an ile iletişimi  “okuma” düzeyinde yerinde sayıyor. Hâlbuki Kur’an okunmak için değil hayata okunmak için gelmiştir.

Bir kaç misal verelim.

 “Faiz yiyenler Allah ve Rasulüne savaş açmışlardır/ Faiz yiyenler, kabirlerinden şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar (Bakara 275-279);  zinaya yaklaşmayın (İsra 32); içki, kumar, putlar, fal ve şans okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan uzak durun… (Maide5/90); ölçü ve tartıyı adaletle yapın/ticarette hile yapmayın ( Enam 152), ölçü ve tartıda hile yapanlara/yolsuzluk yapanlara yazıklar olsun (Muraffifin 1), mü’min erkek ve kadınlara söyle gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar… Kadınlar,  dışarıda kalanlar başka ziynetlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar… (Nur 30-31); birbirinizin gıybetini yapmayın(Hucurat 12); yetim malını haksız olarak yiyenler karınlarına ateş dolduruyorlar (Nisa10)

Bu ayetler bir müslüman için ne ifade ediyor? Bu ayetleri okuduğumuz zaman iş bitiyor mu? Hele ki bunu bir “ölüye okumak” ne kadar da garip değil mi? İçki ayetini ölüye okumak! Ya da tesettür/örtünme ayetini ölüye okumak!

Bir soru ile bitirelim. Bir müslümanın Kur’an talimatlarını çiğneyerek ticarette hile yapması, faizcilik-tefecilik ve karaborsacılık yapması,  nikahsız olarak bir kadınla birlikte olması,  evli olduğu halde bir kadının bir erkeğe kaçması ya da bütün bu rezaletlerin her gün akşama kadar TV ekranlarında milyonlara izlettirilmesi ve kimsenin de ses çıkarmaması, bu rezaletleri normal görmeye başlaması Kur’an/Mushaf yakmaktan daha mı hafif bir cürümdür? 30.01.2023

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    Doğankent Gazetesi, Harşit Vadisi'nin Sesi
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.