İslamın temeli TEVHİDE dayanır. Tevhid ilkesi Allah’ın TEK İLAH olduğunu haykırır. Bir diğer adı da   TEVHİD Suresi olan İhlas Suresi  “Deki: O Allah’tır tektir” diye başlar. Tevhidin tam karşısında ŞİRK durur. Şirk, ORTAKLIK ifade eden bir kavramdır. Dini literatürde Allah ile birlikte başka tanrıları da içine alan bir İLAHLAR KONSEYİNE imanı ifade eder.

Allah’ın gönderdiği bütün peygamberler tevhidi haykırmışlar, insanları tek Allah’a iman etmeye çağırmışlardır. Esasen hiçbir peygamber ATEİST topluma gönderilmemiştir. Gönderildikleri toplum şirk bataklığındadır. Gönderilen bütün peygamberler bozulan tevhid dinini vahiy ile güncellemişler, insanları tevhide davet etmişlerdir. Bu yüzden bu davet yolunda en büyük muarızları da müşrikler olmuşlardır.

Hz. Peygamber’in gönderildiği Mekke toplumu da ŞİRK içindeydiler. Allah’a inanıyorlardı ancak Kabe’de 360 tane put vardı. Tevhidin merkezi şirkle dolmuştu. Mekke topumu Allah’ı inkar etmiyordu. Lakin Lat,Menat,Uzza ve Hubel başta olmak üzere Allah ile aralarında aracı-şefaatçi olduğuna inandıkları(Bkz.Yunus10/18) ara form ilahları da vardı.

“Ve eğer dönüp de onlara sorsan: "Gökleri ve yeri yaratan kimdir; ve güneşle ayı emre amade kılan kimdir?" diye, hiç kuşkun olmasın ki "Elbette Allah'tır!" diyecekler. O halde, nasıl böyle savruluyorlar?” Ankebut29/61( Ayrıca bkz. Lokman31/25,Zümer39/3,38)

Efendimiz önce kabir ziyaretini yasaklamış ancak daha sonra serbest bırakmıştır.

Neden?
Çünkü tevhid ilkesinin yerleşmesi lazımdı. İnsanlar eski geleneklerin, eski kültürlerin etkisiyle mezarlara kutsallık atfediyorlar, ölülerin ruhaniyetinden meded umuyorlardı.

Bu sebeple tevhid yerleşene kadar geçici bir yasak söz konusu oldu. Ancak daha sonra serbest bırakıldı Zira bu tehlike geçmişti.

Efendimiz kabir ziyaretinin asıl gayesinin AHİRETİ HATIRLATMAK olduğunu belirtiyor. “Ben size daha önce kabirleri ziyaret etmeyi yasaklamıştım. Artık onları ziyaret edebilirsiniz. Çünkü o size ahireti hatırlatır..”

Demek ki kabir ziyaretinin ölüden çok diriye faydası var. Nitekim mezar taşlarının başında umumiyetle şöyle yazar: HÜVE’L-BAKİ/Ölümsüz olan O’dur(Allah’tır).Bu mesaj ölüye değil diriyedir. Yani mezar ziyaretçisinedir.Ancak çoğumuz farkında bile değiliz.

 Ne hazindir ki bugün  kabir ziyaretleri çığırından çıkmış durumda. Türbeler mabede dönüşmüş, insanlar buralarda kuyruğa girmiş durumda. Ne var buda diyeceksiniz biliyorum?

Ne mi var?

Kadın, çocuğum olmuyor deyip falan baba türbesinin yolunu tutuyor. Ben bir TV programında “al sana bir göbek ver bana bir bebek “ diyerek türbenin etrafını tavaf eden kadınları gördüm.

 Kız, koca bulamıyor soluğu falan türbede alıyor. Adam ev-araba alacak filan türbeye gidiyor. Öğrenci, ertesi gün sınava girecek   türbeye giderek kalemi türbenin kapısına sürüyor ki ertesi günkü sınavı kazanabilsin!

Efendimiz bize kabir ziyaretini böyle mi öğretmiştir. Bu türbede yatan kim olursa olsun, hangi önemli zat olursa olsun nihayette bir insandır. Bir derdin, bir sıkıntın mı var? Bize bizden daha yakın olan (Kaf50/16, Bakara2/186, Mü’min40/60) Rabbimizin kapısını çalmamız gerekmez mi? Neden Allah’tan istemeyiz de ölüden isteriz? Buralara giden kardeşlerimiz “ben ölüden istemiyorum ki” diyecek mutlaka. İyi de o zaman Allah’tan istemen için mezara gitmen gerekmez ki? Sen gönülden Allah’a yalvar, fiili ve sözlü duanı yap gerisini Allah’a bırak. Çocuğun mu olmuyor. İlk yapacağı iş doktora gidip tedavi olmak ve beraberinde Rabbimizden de istemek. Hem fiili hem de sözlü duayı beraber yapmak lazımdır. İmtihanı kazanacaksan yapman gereken ders çalışmaktır. Bu fiili duadır. Ardından da   başarı için Allah’a dua etmektir.14.11.2016