Hayat rehberimiz Kur’an haber veriyor ki Allah’ın en kızdığı, sıfır müsamaha gösterdiği günah ŞİRK. Allah, bunun dışındaki günahları dilerse affeder. (Nisa4/48,116)
Allah bu mevzuda neden bu kadar sert davranıyor? Çünkü Şirk “ortaklık” ifade eder. Allah ise Uluhiyetinde, Rububiyetinde ve Mabud oluşunda ortaklığın kabul etmiyor. Onun için bütün peygamberler Şirkle mücadele ederek Tevhide davet etmişlerdir. Son tevhid güncellemesini ise Hz. Peygamber(sav) yapmıştır.
Ancak ne yazık ki bugün ümmet içinde tevhidden sapmalar var. Bu bariz şekilde görülüyor. Elbette ümmet içinde cahiliye dönemindeki gibi taştan yapılmış putlara tapma yok. Kaldı ki o dönem müşrikleri puta tapmalarına kendilerine göre makul gerekçeler buluyorlardı.
Her şeyden evvel müşrik büsbütün Allah’ı inkar etmiyor.(Ankebut29/61) Müşriği müşrik yapan Allah’ın yanında yedek ilahlar edinmesi, inancında ve hayatında ilahlar konseyi kurması, Allah’ı uzak tasavvur edip ona ulaşmak için aracı olarak sembolik mana verdikleri putları devreye sokmasıdır.
Bugün ise İslam kılıflı şirk tezahürlerine şahit oluyoruz. Geçenlerde bir yerde “İslam’ın Getirdiği Tevhid ve Vahdet Anlayışı” konulu bir konferans veriyordum. Burada ilgili ayete(Tahrim 8) atıfta bulunarak “Tevbe alınmaz tevbe edilir” diye bir cümle kurunca dinleyicilerden bir kaçının dinlemeyi bırakıp dışarı çıktığını sonradan öğrendim. Rahatsız olmuşlar. Yadırgamadım tabi. Çünkü Kur’an’dan habersiz yaşarsan böyle davranırsın. Kendi saplantılarını din zannedersin. Kendini doğru yolda, bu hatalarını haykıranları da sapık yolda zannedersin. Tıpkı aracı ile ters yola girip de karşıdan gelenleri ters yolda zanneden adam gibi..
Tıpkı cahiliyede olduğu gibi “UZAK TANRI” anlayışı hala birtakım zihinlerde duruyor. Bu kafaya göre Allah çok uzaklarda. Anlayış şu: Biz kim Allah kim!? Biz O’na ulaşamayız. Ancak Allah katında mübarek! olan zatlar bizi ona ulaştırabilir. Biz filan zatın takımından olursak Allah’a ulaşır cennete ancak böyle gideriz.
Kafa bu olunca günah işleyen kişi kendini duyan, gören murakabe eden bir Allah’a inanmadığından, günahına tebve etmek için büyük zatlara! giderek tevbe alıp! bağışlandığına inanıyor. Be zavallı kardeşim bu yaptığın, günah işleyen Hırıstiyanın yaptığının aynısı. O da gidip Kilisede papaz efendiye kendisini bağışlattırıyor! Halbuki İslam’ın tevbesi en basit ve en ucuz tevbe.Tahrim 8’i bir kez olsun okursan bunu net göreceksin.
Yine bu kafa sahibi azıcık Kur’an okumuş olsaydı, mesela “Biz Ona şah damarından daha yakınız…(Kaf50/16), “Eğer kullarım sana Benden soracak olurlarsa, iyi bilsinler ki Ben çok yakınım: Bana dua edenin çağrısına hemen karşılık veririm…”(Bakara2/186) ayetlerini görmüş olacak ve Allah’ın hiç de uzak olmadığını, kullarına yakın olduğunu, devamlı gözetlediğini(Facr89/14) görecek ve araya başkasını sokmadan direkt Allah ile iletişime geçecekti.
Sapmaya bakar mısınız? Kainat bir KONSEY tarafından yönetiliyormuş(Haşa).Güya Allah bunlara yerde ve gökte Allah adına tasarruf yetkisi vermiş! Allah adına idare onların elindeymiş!Karaları falanca, denizleri falanca yönetiyormuş. Allah nerde? Buharlaşmış!(haşa) Yaratıp kenara çekilen, yönetmeyen, pasif bir tanrı anlayışı. Bugünkü modern dünyanın tanrı tasavvuru da böyle. Bu ne küstahlık!? Hani O, alemlerin Rabbi idi, hakimi idi, Malikü’l-Mülk idi. Ortağı yoktu, her şeye kadir idi. Bütün bunlara inanan sapık değilse sapık kim?
Gelin, bir ismi de TEVHİD SURESİ olan İhlas Suresini okuyalım: “De ki: O, Allah’tır, bir tektir. Allah Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.). O’ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir). Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.”
Bu konuda yazmaya devam edeceğiz inşallah.
23.04.2016