Kurban Allah’a yaklaşmayı ifade eden bir kelimedir. Allah’a yaklaşması gereken de hayvan değil insandır. Dolayısıyla kurban ibadetinde asıl kurban olan kurbanlık hayvan değil kurbanlık hayvanın sahibidir. Yani biz kurban kesmekle aslında kendimiz kurban oluyoruz.
Kurban kesmek, bir hayvanı boğazlamak değildir. Yani bir hayvanı kesmekle kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz.
Allah rızası için, ona yaklaşmak niyetiyle usulüne uygun olarak kurbanlık bir hayvanı boğazlamakla kurban kesilmiş olur ve bu davranış bizi TAKVAYA(Allah’a karşı sorumluluk bilincine) ulaştırır(Hac22/37).
Aksi takdirde kurban kesilmiş olmaz bir hayvan boğazlanmış olur. Et ihtiyacı karşılanmış olur. Eğer salt hayvan boğazlamakla takvalı olunsaydı en takvalımız kasaplar olurdu ki her gün hayvan boğazlıyorlar.
İşin özü Kur’an’da ifadesini şöyle buluyor.” Onların ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşır; fakat O'na sadece sizin takvânız ulaşır (Hac22/37)
Kurban ibadetinin iki boyutu vardır.
Birincisi:Hakka yönelik boyutudur ki Hac suresi 37. Ayette bu husus yer almaktadır. Buna göre biz kurbanlık bir hayvanı Allah için boğazlamakla öncelikle Hakkın rızasını kazanırız.
İkincisi:Halka yönelik boyutu. Buna göre biz kurbanlık bir hayvanı boğazlayarak Hakk’ın rızasına ilaveten halkın memnuniyetini de kazanırız. Zira etin bir kısmını fakirle paylaşırız ki memnun olan halk umumiyetle yoksul insanlardır. Senede bir kez et yerler. Onun için Kurban bayramını da iple çekerler.
Özetle, kurban mevzuuna et penceresinden bakmamak lazım. Kurban toplumsal boyutu olan önemli bir ibadettir. Basit gerekçelerle ihmal edilmemelidir. Kurban kesenler de öncelikle Allah rızasını gözetmelidir.05.09.2016