İnsanın iyi yetişip topluma faydalı birer birey olmasında “aile” faktöründen sonra “öğretmen ve okul” faktörü de çok önemlidir. Bizlerin de yetişip bu günlere gelmesinde şüphesiz elleri öpülesi öğretmenlerimizin emekleri inkâr edilemez.
Türkiye’de her zaman “eğitim sistemimiz” tartışılagelmiştir. Hatta son zamanlarda eğitim konusunda şikâyetler daha da artmış gözüküyor. Bu bağlamda bizim zamanımızdaki eğitim ile bugünkü kıyas bile edilemeyecek düzeydedir. O zamanlar gerek öğretmenlik gerekse öğrencilik bir başkaydı.
Bakınız geçenlerde yılların öğretmeni benim de öğretmenlerimden olan bir büyüğümden bir mektup aldım. Kendisi bir İHL’de meslek dersleri öğretmeni. Yaşadıkları eğitime dair sıkıntıları uzunca anlatmış. Belli ki bu sıkıntıları birçok yerde dile getirmiş, ancak dinleyen olmamış. Yazar-çizer olmamız sebebiyle bu sıkıntıları kaleme alarak bize göndermiş ki bizler de yazılarımızda ele alıp gündeme getirelim. İşte bu yazımızda ve belki birkaç yazımızda bunları özetlemeye çalışacağım:
1-öğrencilerin % 70-80’i müfredattaki bilgi ve eğitimden habersiz, zayıf ve yetersiz bir birikim sonucunda; namaz kıldırırken, Kur’an-ı Kerim okurken, Cuma imamlığı veya müezzinlik yaparken hatalar yapabilmekte, bu durum bazen namazın fıkhi yönden geçersiz olmasına bile sebebiyet verecek duruma gelebilmektedir. Çoğu öğrenci mescitte dikkatli, titiz bir şekilde ciddi eğitim görmediklerinden, 4 yıllık bir öğretim süreci sonunda Fıkıh ve İlmihal bilgisi olarak öğretilmesi gereken, temel ibadet konularını tam olarak öğrenemeden, başarılı bir şekilde uygulayamadan, hatta namazın her rek’atında okunması gereken Fatiha sûresini tecvid ve mahrecine uygun olarak okumayı tam öğrenemeden mezun olmaktadır. Üstelik bunun dînî, ahlâki ve hukûki yönden ciddi bir duyarsızlık olması bir yana, Rabbimiz Yüce Allah’ın katında bir cürüm olduğu, asla unutulmamalıdır.
2- İmam Hatip Lisesi mezunu kız veya erkek öğrencilerin hepsinin imam, müezzin, Kur’an Kursu Öğretmeni olması mümkün değildir. Buna rağmen mezun her öğrencinin Kur’an’a, Sünnet’e, Fıkıh’a uygun ve sahih anlamda namaz kılma-kıldırma bilgisini, becerisini ve yeterliliğini öğrenmesi, asgari düzeyde de olsa tecvidine, mahrecine uygun Kur’an okuması gerekir. Bu sebeple idareci ve öğretmenlerin bu konu üzerinde titizlikle üzerinde durup görev yapmaları, hem yasal, hem de vicdani, dînî bir zorunluluktur.
3- İmam Hatip öğrencisinin çalışkanlığı, ahlâkı ve dürüstlüğü ile öne çıkması gerekirken; ders işlenişine gereken değerin verilmemesi, ciddi ders yapacak olanların bir şekilde ders işlemesinin aksatılması, gösterişli, aşırı abartılı etkinlikler, yarışmalar neticesinde öğrencilerin tembelliğe alışması, her şeyi emek sarf etmeden kazanacağını sanması gibi olumsuzluklara neden olmaktadır.
4-Öğrencinin ilim ve bilgi yönünden donanımlı olarak eğitilip öğretilmesi ve başarıyı hak etmesi ana ilke olması gerekirken, işin kolayına kaçılarak, öğrencilere abartılı bir şekilde takdir, teşekkür belgesi verilmesi nedeniyle hangi öğrencinin hak ederek hangisinin şişirilmiş notlarla belge aldığı birbirine karışmaktadır. Bu durumun geleceğin Türkiye’sinin omurgasını oluşturacak gençlerimizin, kalitesiz, beceriksiz, mesleğini dahi yapamayan, ’’diplomalı cahiller’’ olmasına sebep olacağı âşikardır. Bunun baş sorumluları da biz öğretmenler, idareciler ve duyarsız ailelerdir maalesef.
5-.Ayrıca kız erkek ilişkilerinin, öğrenci arkadaşlığı seviyesinde olması gerekirken bazı öğrencilerin yetersiz disiplin ve denetimsizlik nedeniyle okul içi veya okul dışı ortamlarda gönül ilişkisini alenen belirtecek şekilde olumsuz davranışlarına, gereken hassasiyet gösterilmemektedir.
(Devam edecek…)