Depremle sarsıldık bir kez daha. Bu defa tarihte belki de Nuh tufanından beri emsali görülmemiş bir afetle karşı karşıyayız.Tarihçi yazar Mustafa TURAN’ın da dediği gibi dünya tarihinde böyle bir afetin örneği yoktur.
Evet 6 Şubat’ta saat 04.17’de merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan 7.7 ve saat 13.24’te merkez üssü Elbistan olan 7.6 büyüklüğünde iki büyük deprem meydana geldi. Ve bu deprem tam 10 vilayetimizi yıktı geçti. On binlerce vefat, yüz binlerce de yaralı var.
Şimdi ülke olarak, millet olarak büyük bir sınavdan geçiyoruz. Millet olarak geçmişte büyük badireleri alnımızın akıyla atlattığımız gibi bunu da atlatacağız inşallah. Ölenleri geri gelmeyecek elbet ama birlik ve beraberliğimizle yeniden ayağa kalkarak koşmaya başlayacağız Allah’ın izniyle.
Bir müslüman için hayat baştan sona imtihandır. Hayatta varlıkla, yoklukla, makamla, mevkii ile rütbe ile hastalıkla vs. sınanıyoruz. Elbette kul olarak bize düşeni yapmak durumundayız. Hasta isek tedavi olacağız. Şifa veren Allah’tır doktor da ilaç da sebeptir. Sebeplere yapışacağız. Bakara suresi 155. ayette çeşitli şekillerde sınanacağımız vurgulanır ve ayet sonunda ‘sabredenlere cenneti müjdele’ vurgusu vardır. Tedbirleri almak zorundayız. Takdir tedbire mani değildir. Bu sebeple depreme karşı da lüzumlu tüm tedbirleri almak vazifemiz.
Korku ile imtihan oluruz bazen. İki sene evvel bu zamanlar “Covid” korkusu kol geziyordu mesela. Açlık korkusu ile imtihan oluruz. Biz yokluk ve açlık görmedik ama atalarımız açlığı bizzat yaşadılar. Açları doyurursunuz ama aç gözlüleri doyuramazsınız.
Malımızla da imtihan oluruz. (Enfal 28, Tegabün 15). Helalinden kazanıp helale harcamak durumundayız. Fakirin muhtacın hakkını da vermeliyiz. Mülk Allah’ındır. Biz onun mülkünde misafiriz. Malımız da aslında Allah’ındır. O yüzden fakiri muhtacı da gözetmek borcumuzdur.
Ölümle sınanırız. Her canlı ölümü tadacak. Sonunda dönüş Allah’a dır. Rabbimiz bizi hayır ve şer ile sınamaktadır(Enbiya 35) Önemli olan sabır göstermektir.
Kainatta her şey Allah’ın takdiri ve bilgisi dahilindedir. Lakin takdir edilmiş demek kulun eli kolu bağlı olması anlamına gelmez. Takdir-i ilahi deyip bize düşeni terk edemeyiz. Akıl ve irademizle yapacaklarımızı yapmalıyız. Kulun da tedbiri gerekir. Allah’ın tabiata koyduğu ilahi kanunlara uymalıyız. Japonya’da 7’nin üzerinde depremler oluyor ve bu kadar can ve mal kaybı olmuyor ama bizde 7 ile ( 1999’da Marmara depreminde 7.4 ile 20 bin kişi öldü) ) binlerce insan ölüyorsa takdiri ilahi deyip sıyrılamayız.
Bu tür afetlerde kulun hatasını da hesaba katmak durumundayız. Dere yatağına evi yapıp de sele gidince ne yapalım takdir böyle demek faturayı Allaha kesmektir. Zemin etüdünü yapmadan fay hattına bina yapıp, demirden çimentodan çalarsan, denetimleri hile hurda ile geçiştirirsen sonra da bina yıkılıp can kaybı olunca “ne yapalım takdir-i ilahi” demekle sıyrılamayız. Allah’ın kainata koyduğu kurallara uyarsan depremde Japonya’da ne oluyorsa Türkiye’de de o olur. Allah kimseye torpil yapmaz. Allah kimseye zulmetmez.(Nahl 33, Kaf 29,Yunus 44, Fussilet 46)
Kahramanmaraş depremi 10 vilayette etkili olsa da aslında 81 vilayette hissedildi. Hepimizin yüreği yandı. Deprem 81 vilayette, 85 milyonun yüreğinde oldu. Tek yürek olduk. Böyle olmalı zaten. Müslüman böyledir. Bir bedenin azaları gibidir. Allah Rasûli(sav) da öyle tarif eder müslümanı: “Müminler, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da bu acıyı paylaşan bir beden gibidir.
İsmail Türüt bir türküsünde ne diyordu: “Erzurum’a kar yağsa Rize’de üşüyorum” Evet Maraş’a düşen ateşle Rize’de yürekler yanıyor, ülke sathında yürekler dağlanıyor. Bu sebeple seferber olduk. Tek yürek olduk, kenetlendik. Tüm görüş ve düşünceleri, farklılıkları bir kenara bırakarak tek yürek olduk. Bu tabloyu görünce yüreğimizin yangısı biraz soğuyor elhamdülillah.
Ülke olarak seferber olduk. Tüm kurum ve kurum ve kuruluşlarımızla bölgedeyiz. TSK 25 bin, MEB 7 bin personelle bölgede. Diyanet İşleri Başkanlığı, 71 il müftüsü, yüzlerce ilçe müftüsü, 15 bin din gönüllüsü ve Kur’an Kursu hocasıyla birlikte depremin yıkıp geçtiği 10 vilayette yaraları sarıyor. Hocalarımız İl müftülerimiz koordinesinde Kur’an’la, dualarla, tekbirlerle cenazeleri kaldırıp defnetmekte, ilaveten gıda, ilaç, giyim malzemeleri dağıtmakta, depremzede kardeşlerimizin acılarını paylaşmaktadırlar.
Bu süreçte millet-devlet el ele seferber olmuşken kötülük şebekeleri de boş durmuyor. Moral bozucu, sinir bozucu, şevkimizi kırıcı, yalan ve manüplatif haberler -paylaşımlar yapılıyor. ”Hatay’da depremzedeyim. Evim yıkıldı.Kimse yardım etmiyor.Devlet yok, polis yok asker yok, yardım yok" diye paylaşımda bulunan ahlaksız Tekirdağ’da bir barda enselendi.
Dikkatli olalım. Morallerimizi bozmayalım. Yüreğimizi ferahlatan güzelliklere odaklanalım. Bakınız Azerbaycan’da bir kulübede yaşayan gariban bir adam kendi yattığı yatağını alıp eski-püskü arabasına yükleyip yardım için yollara düşmüş. Bir diğeri umre için biriktirdiği parasına depremzedelere gönderdi. Yine bir kadın ineğini satarak parasını gönderdi. Bunun gibi belki binlerce güzel örnekler var. 10 Şubat’ta tüm camilerden yardım toplandı. Halkın teveccühü üst düzeyde. Ortalama 5-6 bin lira toplanan bir camide 33 bin lira toplandı mesela. Rabbim bir daha bu millete böyle afetler göstermesin.Amin.
13.02.2023