Sizce akıllı kişi kimdir? Ya da şöyle soralım: Sizin “akıllı” tanımınız nedir? Şehrin en kıymetli yerinde evi-arsası olan mı? “Nimet Abla” nın önündeki bir kilometrelik piyango kuyruğunda soğuk altında saatlerce bekleyip de kendisine büyük ikramiyeden milyonlar çıkan mı? Ya da bunların hiçbiri mi? Tam burada “kâr” anlayışınız devreye girecektir. Kâr nedir o zaman?
Bütün bunlara bir şekilde cevabınız olacaktır elbet. Lâkin doğru cevabı vermektir mühim olan. Eğer vahiyle yoğrulmuş bir hayatınız varsa, vahyin inşâ ettiği bir zihin dünyanız varsa doğru cevabı bulmakta zorlanmayacaksınız.
Şimdi akıllı kişi kimdir sualimize cevap sadedinden Efendimiz(sav)’e kulak verelim: “Akıllı kişi nefsini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışan kimsedir..” Gördünüz mü akıllı kişi kimmiş? Akıllı kişi “âhiret” merkezli düşünüp o doğrultuda yaşar. Bu manada devamlı sûrette kendini kontrol eder. Attığı her adımın ahirete yani asıl hayata bir yansıması olacağını bilir ve ona göre adımını atar. Buna, “akıllı kişi çift dünyalı olan kişidir” de diyebiliriz. Zira ahiret yokmuş gibi yaşamak mümin için düşünülemez bile. Sonu faciadır çünkü.
Ömrümüz plan yapmakla geçiyor. Eğer planlamamız bu hayatla sınırlıysa iflastayız demektir. Mesela 100 sene sonrasını düşünerek plan yapıyor musunuz? Sahi 100 sene sonra neredesiniz? Kesinlikle kara topraktasınız. Yani dünyanız değişmiş olacak. Dönüşü olmayan yoldasınız artık. Ahirete dair yapacağınız hiçbir şey kalmamış demektir. Derin bir pişmanlık içindesiniz belki. Ah keşke Rabbimin mesajlarına kulak verseydim, ah keşke günde 5 defa çağrıldığım namaza koşsaydım, ah keşke haram olduğunu bile bile piyango bileti almasaydım diyeceksin. Lakin o “keşke” ler bir anlam ifade etmeyecek artık. O zaman yapılacak en akıllı iş planlarımızın dünya ile sınırlı kalmaması, ahireti de kapsamasıdır.
Yavuz Bahadıroğlu abimizin dediği gibi “Müslümanca inanıyor, Hıristiyanca yaşıyoruz” sanki. Baksanıza “Müslümanız elhamdülillah” diyoruz düğünlerimiz Müslümanca mı? Düğünlerinize Hz. Peygamber’i davet edebilir misiniz? Sanki ahiret yokmuş gibi, sanki hesap-kitap-mizan yokmuş, cennet-cehennem yokmuş gibi yaşıyoruz. Ama herkes cenneti ister. Lakin cennet salt istemekle elde edilmez.
Spiker, “Nimet Abla” önünde soğuk altında bekleşenlere soruyor: Domuz eti yer misin, içki içer misin..vs. Cevaplara bakınca diyoruz ki “maşallah millet dindar, baksanıza haram duyarlılığı var”. Domuz eti günahtır yemeyiz. İçki günahtır içmeyiz. Peki piyango? “Piyango da günah ama” diye başlıyor söze vatandaş. “Büyük ikramiye çıkarsa cami yaptıracağım” demeyi de ihmal etmiyor! Necaset ile abdest mi olur be kardeşim? Gördünüz mü Müslümanca inanıp Hıristiyanca yaşamak işte tam da böyle bir şey. İnanıyor fakat yaşamıyor. Ama İman ispat istemez mi?
Büyük ikramiye çıkarsa ne yapacaksın? Ev alırım, araba alırım, yatırım yaparım.vs. Eh be kardeşim yatırım yapacağın da ne olacak? Ahiret yatırımın ne olacak? O haram para seni öyle bir yatıracak ki! Hem de ateşe yatıracak. Hem şu piyango bu güne kadar kime yar olmuş ki sana da olsun. Aklını başına almayacak mısın? Bile bile haram yemekte ne kadar da cesursun?
Asıl BÜYÜK İKRAMİYE nedir biliyor musunuz? Piyangoya vereceğin 70 TL’yi git bir fakire ver. Kazanman garanti. Hem de 10 misli kâr ile, hatta 700 misli. Bunun GARANTİ BELGESİ için şuraya bak: Enam 6/160,Kasas 28/84, Bakara 2/261. İşte müminin “kâr” anlayışı bu merkezde olmalı. Ucu CENNETE dokunan şey kârlıdır. Değilse ona kâr gözüyle bakılmaz.
Şu yılbaşı kutlamaları bir başka yaramız. Müslüman nasıl olur da Hıristiyanlara ait bir bayramı kutlayabilir? O çam süslemeler, hindiler ne oluyor? Sahi Noel baba neyiniz oluyor?
Bir toplumu asimile etmenin en garanti ve en etkili yolu kültürel istiladır. Topla yıkamadığınız toplumlar/sineler işte böyle yok olur? Ruhsuz, idealsiz, hedefsiz, hazcı, maddeperest bir toplum işgal altındadır.21.12.2018