SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Aile Problemlerine Kur'an ve Sünnetten Çözümler

Yazının Giriş Tarihi: 25.03.2014 17:15
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.03.2014 17:15

Aile  toplumun en küçük yapı taşıdır.Yani toplumun çekirdeği ailedir.Ailenin aile olabilmesi için NİKAH olması gerekir.Bu yönüyle  aile İslami bir kurumdur.Toplumun temeli olan aile ne kadar sağlam olursa toplum da o kadar sağlam  olur.

            Aile müesesesi toplum için çok önemlidir.Zira aile yuvası aslında  bir okuldur, mescittir.Aile yuvası aynı azmanda huzur evidir, çocuk yuvasıdır. Çocuk hayat yolculuğunda ilk derslerini  ailede alır….Çocuk besmele çekmeyi, “Allah“ demeyi önce ailede öğrenir. Bu yönüyle aile sonraki yıllarda devam edilecek olan bütün okulların ilk sınıfı ya da hazırlık sınıfı oluyor.

            Diğer taraftan “insan“ olan her yerde problemler olabileceği gerçeğinden hareketle ailede de bir takım sıkıntılar yaşanabilir.Bu tabiidir. Bu, müslüman bir aile için de söz konusudur.Nitekim gerek Efendimiz(sav) ve gerekse Sahabe-i  Kiramın hayatında bunun bir çok örneği vardır.Mühim olan bu tür ailevi problemlere Kur’an ve Sünnetten çözümler sunabilmektir.Referansımız İslam olursa sorunlar kısa sürede çözülecektir elbet. Ailevi sorunlarımızın çözümü noktasında yanlış adreslerde çözümler aranırsa netice itibariyle çözüm de bulunamayacaktır. Dolayısıyla aranan huzur da bulunamayacaktır.

Ailenin sağlam temeller üzerine oturtulabilmesi için işe daha  evlenmeden önce “  seçme“ ile başlanmalıdır. Bu hususta en ideal kriterleri Efendimiz(sav) koymuştur:    "Kadın dört hasleti için nikahlanır: Malı için, nesebi (asaleti) için, güzelliği için, dini için. Sen dindar olanı seç de elin toprak görsün (evin bereket görsün ,huzur bulsun. )" (Buharî,Nikah 15) Bu hadisten de anlaşılıyor ki eş seçiminde en önemli kriter dindarlık. Eğer bu nokta göz ardı edilirse aile sağlam temeller üzerine bina edilmemiş demektir.Bunun neticesi olarak da bu tür evlilikler kısa sürmektedir.Evlenilecek olan eşin,  dindar olduktan sonra zengin, asaletli ve güzel/yakışıklı olması elbette güzeldir.Ama dindarlık ilk aranacak haslet olmalıdır.

Evliliğin bir gayesi de eşleri haramlardan korumaktır.Bu noktada eşlerden her birisi Kur’ani öğretilere riayet ederse elbette ailede bu noktada sıkıntı olmayacaktır.Mesela    “Zina’ya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.” (İsra, 17/32)  ayetine uyulursa aile-evlilik korunmuş olur.Aksi takdirde aile yuvası sarsılır ve çöküşe doğru gider.

            Diğer taraftan gerek erkek gerek kadın,  aile yuvasında ayrı ayrı sorumluluk sahibidirler.Bu bilinçle hareket edilerek mutlu ve huzurlu aile için çalışılmalıdır.Nitekim Efendimisz(sav): Erkek, âilede yöneticidir ve yönetiminden sorumludur. Kadın da kocasının evinde yöneticidir ve elinin altındakilerden sorumludur." (Buhari, Cum'a 11)

Ailede arzulana huzurun bulunması için Kur’an ve Sünnetin yazdığı reçetelere kulak vermek zorundayız. Bu noktada Taha Suresi 132. ayete bir bakalım : Ailene namazı emret; kendin de ona sabırla devam et. Senden rızık istemiyoruz; (aksine) biz seni rızıklandırıyoruz. Güzel sonuç, takvâ iledir.“  Bu ayet indiği sıralar Efendimiz(sav) kızı Hz. Fatıma validemizi Hz. Ali (kv) ile yeni evlendirmişti. İşte bu ayet inince Efendimiz(sav) tam 6 ay kadar her sabah onların evine gitmiş, kendilerini "Allah size rahmet etsin, haydin namaza!” diyerek namaza kaldırmıştır. Her konuda bize örnek olan Efendimiz bu konuda da bize örnek oluyor ve hem de  evlenip ayrı evde yaşayan kızını ve damadını sabah namazına kaldırıyor.Efendimiz’in buradaki üslubu da çok dikkate şayandır.Şefkat ve merhamet ifadeleri ile onların yüreğine hitab ediyor.Aynı örneği Hz. İbrahim ile oğlu İsmail arasındaki dialogda görüyoruz: “Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince: Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin? dedi. O da cevaben: Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun, dedi. (Sâaffât37/102). Hz. İbrahim’in “ Yavrucuğum“,  oğlu İsmail’in de “ Babacığım“  şeklindeki ifadeleri  ailede baba-oğul, anne –kız ya da umumi manada ebeveyn ile çocuklar arasında olması gereken dialog konusunda bizlere önemli fikirler vermektedir.Benzer ifadeleri Lokman (as)‘ın oğluna nasihatlarında görüyoruz (Bkz.Lokman31/13)

Kur’an aile reisine ailenin selameti için önemli vazifeler yüklemiştir. Bunlardan en önemlisi sorumlu olduğu aile fertlerinin ahretini de dikkate alarak ona göre davranmasıdır.Ey inananlar! Kendinizi ve aile halkınızı yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun....” (Tahrim 6)  Burada aile reisine sesleniliyor ve önce kendisini sonra da mesul olduğu aile fertlerini cehennemden koruması isteniyor.”Hepiniz çobansınız ve güttüğünüz sürüden sorumlusunuz ..” ( Buhârî, Cum`a 11 )  hadisinde de bu husus anlatılmaktadır.

Diğer taraftan şu Hadis-i Şerif de İslam ailesi için çok büyük manalar taşımaktadır: “Çocuklarınız yedi yaşına geldiklerinde onlara namazı emredin.. “ ( Ebu Davud, Salat 26 ) Bugün aileler çocuklarının haylazlığından, saygısızlığından, söz dinlememsinden, namaz kılmamasından vs. şikayet ediyorlar. Ancak ne var ki bunun sebebini tespit noktasında  yanlış adreslerde dolaştıklarından  çözüm bulunamıyor.Zira sorun islami terbiye metodundan yoksun bir aile profili çizilmesinden kaynaklanıyor.Çocuğu yedi yaşında namazla tanıştırmayan ailenin 17 yaşında namaz aklına geliyor.Ama iş işten geçmiş oluyor.Halbuki Rasulullah(sav)‘ın öğretilerine kulak verilseydi sorun olmayacak ve ailede huzur sağlanacaktı.Yani doktor doğru reçete yazmış ama hasta reçetedeki ilaçları alıp kullanmadığından şifa bulamamıştır.

Aile problemlerine Kur’an ve Sünnetten çözümler noktasında söylenecek daha çok söz var elbet.Şimdilik bu kadarı ile yetinelim ve konumuza ışık tutacak   bir kaç ayet ve hadis meali ile yazımızı noktalayalım.

”Kadınlarınızla iyi geçinin. Eğer kendilerinden hoşlanmazsanız, olabilir ki, bir şey sizin hoşunuza gitmez de Allah onda birçok hayır takdir etmiş olur."  (4/Nisâ, 19)

“Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine «of!» bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.” İsra 17/23

 "Kadın,kocasının hakkına riayet etmedikçe, Rabbinin hakkını (emrini) yerine getirmiş olmaz." (İbn Mâce, Nikâh 4)  

"Bir mü'min,  hanıma buğz etmesin. Onun bir huyunu beğenmezse, başka bir huyunu beğenir." (Müslim, Radâ 61;)

"Sizin en hayırlınız, kadınlarına karşı en hayırlı olanlarınızdır." "Kadınlarınıza karşı hayırlı olmayı birbirinize tavsiye edin." (Müslim, Radâ 62; )  

 “Hiçbir baba,  çocuğuna güzel ve yararlı eğitimden daha değerli bir miras bırakamaz.” (Tirmizî, Birr, 33)

 25.03.2014/Viyana

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    Doğankent Gazetesi, Harşit Vadisi'nin Sesi
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.