SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

DİVAN-I LÜGATİ’T-TÜRK’TE GEÇEN KULLANILAN KELİMELER

Yazının Giriş Tarihi: 01.02.2012 08:45
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.02.2012 08:45
Kaşgarlı Mahmut en eski Türk dili araştırmacısıdır. Türk dilinin ilk sözlüğünü yazmış ve dilbilgisi kurallarını ortaya koymuştur.
 
Eser Türkler tarafından yazılan ilk kitaptı. Aynı zamanda bu eserde Türk töre ve geleneklerine, Türk şiirine, atasözlerine Türk felsefesi ve dünya görüşüne, spordan yemek adlarına yemek tarifleri gibi Türklüğe ait günlük hayatta akla gelebilecek hemen her konuda bilgiler mevcuttur.. Bu yazımızda Kaşgarlı Mahmut tarafından 1072-1073 yıllarında yani günümüzden yaklaşık 936 sene önce yazılan Divan-ı Lügati’t- Türk adlı eserde geçen ve bugün ilçemiz ve yöremizde kullanılan kelimeleri inceleyeceğiz. Burada seçtiğimiz kelimeler bugün artık edebiyat dilinden kalkmaya yüz tutmuş olup sadece derleme ve tarama sözlüklerinde yer alan kelimelerdir. Dilimizde kullanılan bu kelimeler en az 1000 yıldır milletimizin dilinde olan kelimelerdir.
 
Şimdi bu kelimelere bakınca hemşehrilerimiz yaklaşık 1000 yıl önce konuşulan dilin bugün konuştuğumuz dille hemen hemen aynı olduklarını anlayacaklardır. Ayrıca bu kelimelerin varlığı günümüzde çok yükselen etnik ve bölücü milliyetçiliğe karşı bölgemizin Türklüğünü ispatlayan tarihi ve edebi belgelerdir. Aşağıda verilecek olan kelimeler Divan-ı Lügati’t-Türk adlı eserin 1939 yılında Besim Atalay tarafından yapılan 4 ciltlik çevirisinden alınmıştır. Biz burada kelimeleri Kaşgarlı Mahmut’un kullandığı şekilde ele alıyor ve bunlara hiç yorum yapmadan okuyucularımıza sunuyoruz. Sadece parantez içine alınan ifadeler bana aittir.
 
Agnadı - At agnadı. (At, katır ve eşek gibi binek ve yük hayvanlarının tarlada bahçede, harmanda yere yatarak kaşınması)
 
Arkış - Kervan (argış)
 
Belingledi- Korku ile uykusundan sıçradı (beringlemek )
 
Bük- 1-Ağaçlık yer, 2- Köşe bucak. (ilçemizin eski adlarından biri de Manastırbükü’dür)
 
Çepiş- Altı aylık keçi yavrusu.(Çebiç)
 
Çepişlendi- Oğlak çepişlendi- oğlak çepiş oldu. Oğlak altı aylık olursa çepiş denir.
 
Çigit- Pamuk çekirdeği.(çivit)
 
Çiş Çiş-Kadın çocuğunu işetmek istediği zaman böyle söyler.
 
Çişetti- Uragut kençin çişetti- Kadın çocuğunu işetti.
 
Çöbürlendi- eçkü çöpürlendi- keçi kıllandı.
 
Çübür- Keçi kılı (çöpür çorap)
 
Çümdi- “Ördek suvka çümdi.” Ördek suya daldı. (çimmek, banyo yapmak)
 
Erindi- Er ışka erindi-adam işe erindi.
 
Erre- Sidik (Eşek kaşandırılmak istendiği zaman iki üç kere bu söz söylenir. Bugün dilimizde inekler çiftleştirildiği zaman öküze “herr herr” ya da “here here” diye bağırılır bu laf inek öğürsediği zaman kullanılır.)
 
Evdi-Er evdi- adam acele etti.
 
Irgadı-Ol yıgaç ırgadı- (Ağacı salladı)
 
İç kur- İç kuşağı, (uçkur)
 
İlendi-Ol angar ilendi- (o onu ayıpladı)
 
Kançık ilişdi-Erkek köpeğin çavı kancığınkine ilişti
 
Kaş- herhangi bir şeyin kıyısı. Yar kaşı- yarın kıyısı. (Bugün Süttaşı köyünün Kıyıköy mahallesinde Katır Gaşı adıyla bir mevkii vardır.)
 
Kepidi-Kurudu (Bu kelime dilimizde depidi olarak değişmiştir.)
 
Kekre- Develerin yediği acı bir ot. (süttaşı köyünün yaylalarından birinin adı)
 
Kepitti- “Yel tonuğ kepitti”- rüzgâr elbiseyi kuruttu. (depük, depidi kurudu)
 
Kesek- Bir nesnenin bölüğü. (ağaç, odun parçası)
 
Kı- Nida, Çagırma edatı. (gı)
 
Kötlük- sövmek için kullanılır. Puşt (götlek)
 
Kuz-Kuz tağ-güneş görmeyen dağ (kuz, kuzey, Kuz Kranı mevkii, Kozköy gibi yer adları)
 
Ma- Al anlamında bir kelimedir. Bazı yerlerde “meh” dahi denir (Me)
 
Obuz- basık düz yer (obuz)
 
Ok- hâl manasına yakın bir anlamı olan edattır. “Baya ok keldim” (az önce geldim) (bu kelime dilimizde “bayak” kılığına girmiştir. “Bayak geldim” denir ki “demin geldim, az önce geldim” anlamına gelir.)
 
Oynaş- Oynaş, Başak biriyle sevişen kadın
 
Ökündü- pişman olmak
 
Öl- Öl neng- yaş nesne, öl ton ıslak yaş elbise, denir. (Dilimizde “höl, hölüdüm, hölümek” ıslak yaş anlamında kullanılır.)
 
Ölidi- ıslandı (hölüdü)
 
Ötlük-Öğüt, vaaz (öötlemek)
 
Öyez- Bir çeşit sivrisinek Oğuzca (üvez)
 
Partu-elbise
 
Pürlendi- “yıgaç pürlendi”- ağaç tomurcuklandı, pür
 
Sakırgu- Kene, sakırga (sakırttak)
 
Say- kara taşlık yer
 
Sırıttı- “ol kızka kidhiz sırıttı”- o kıza keçe sırıttı (sırımak, kilim, elbise dikmek),
 
Singdi- “ördek kamışka singdi” ördek kamışlığa saklandı. (sinmek- saklanmak, sinmeç oyunu)
 
Soğuldı- su soğuldı- su çekildi (yöremizde süt soğuldu, inek soğuldu sütü azaldı, sağılamaz anlamında kullanılır)
 
Sükel-hasta, sükel ongultı- Hasta iyileşti
 
Süzme- (keş denilen yağsız kuru peynir), ayran süzmesi
 
Tarığ- ekin, bütün Türklerde buğday, (darı)
 
Taşak- taşak
 
Taşaklığ- taşaklığ er- taşaklı adam
 
Tene- Farsça “dane” kelimesinden alınmıştır.
 
Tirsgek- göz kapaklarında çıkan sivilce (arpacık, halk arsında itdirseği denilir)
 
Toklı- altı aylık kuzu, toklu
 
Tulun- Kulakla ağız arasındaki yer. (tuluk)
 
Tüge- düve. İki yaşına varmış olan buzağı
 
Tütek- ibrik ve ibriğe benzer şeylerin emziği (düdek)
 
Urı- erkek evlat, urı oğlan, erkek çocuk (ura, kadınlar tarafından erkeklere seslenme edatı)
 
Uşak- Uşak neng- küçük şey, Bundan alınarak küçük çocuklara “uşak oğlan” denir
 
Yirük- yirük işler- yirik kadın (yerüklü kadın bugün hamile yada yeni bebekli kadınların canları yemek için bir şeyler çektiği zaman böyle denir)
Yok- çanak bulaşığı

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    Doğankent Gazetesi, Harşit Vadisi'nin Sesi
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.