Ali İhsan Güvendi İhraç Mı Edildi?

Doğankent Lisesi’nin altın çağlarını yaşadığı yıllara yönetici olarak damgasını vuran Güvendi’nin AK Parti’den ihraç edildiği yönünde çıkan haberlerin yalan ve yanlış olduğu ise sonradan öğrenildi.

İddialara göre olayın partiden ihraç değil, üst üste üç toplantıya katılmadığı gerekçesi ile yönetim kurulu üyeliklerinin düşürülmesi olduğu, ancak bunu yaparken de söz konusu yönetim kurulu üyelerine toplantı olduğu bildirilemeyerek, art niyetli olarak bu iki kişinin yönetim kurulu üyeliklerinin düşürüldüğüdür.

Bu konuda görüşlerine başvurduğumuz adı geçen yönetim kurulu üyelerinden ve Doğankent Lisesi’nin efsane müdürü Ali İhsan Güvendi “ Olay tamamen düzmecedir. Ben konu ile ilgili gerekli açıklamalarımı daha önceleri mektup olarak, şimdi ise dilekçe ile il başkanlığı ve genel merkeze bildirdim. Bu olaya sebebiyet verenler art niyetlidir ve benim ilçe başkanı olmamın önünü kesmek için yapılmış bir harekettir. Ben çağrıldığım bütün toplantılara katıldım. Zaten seçimler öncesi ilçe başkanı ve yanındaki birkaç kişinin anlaşılmaz tutumlar sergilemesi yüzünden yönetim kurulu asil üyelerinin birçoğu istifa etmişti. Ben bu istifa edenler arasında yer almadım. Kendi partimin adayı ile çağrıldığım her yere gittim. Seçimlerden öncede teşkilatta ki arkadaşlara bizim bu adaylarla kazanamayacağımızı defalarca söyledim. Bunu söylediğim içinde parti içinde bazı kesimlerce istenmeyen kişi ilan edildim. Hakkımda düzmece raporlarla karalama propagandaları yapıldı. Ben seçimler öncesinde de bu durumu partimin il yönetimine bildirdim. Neticede benim haklı olduğum görülmesine rağmen bazı baskın güçlerin hala aynı hataları sürdürmesi de bu olayın parti menfaatleri olayı olmadığını göstermektedir. Ben her zaman partimin amaçları doğrultusunda çalıştım. Bazılarının kişisel çıkarları doğrultusunda değil. Gelinin bu süreçte partiden ihraç edildiğim haberleri tamamen yalan ve itibarsızlaştırma çalışmalarıdır. Yönetim Kurulu üyeliğimin düşürülmesi bile uydurma gerekçelerle olurken, bu olayın bazı yandaşlar aracılığı ile cahilce bir yaklaşımla partiden ihraç edilmek gibi bir ithamla haberleştirilmesi de tamamen şahsımın yıpratılması ve itibarsızlaştırılması yönündedir. Partiye asıl zarar verenler bu kişilerdir. Bunlar belirli bir yapılanma içerisinde partiye hakim olma ve kendi kişisel çıkarlarını partiye alet etme çabaları içerisindeler. Benim kim ve nasıl biri olduğumu tüm Doğankent ve çevresi çok iyi bilmektedir. Her şeyden önce ben bir eğitimciyim ve örnek davranış sergilemek zorundayım. Bu da doğru ve yerinde tercihlerle olur. Ben bunu yaptığım için bazı kesimlerin hedef tahtası haline geldim. Ama neticede Doğankent halkı gerçeklerin ne olduğunu çok iyi bilmekte. O yüzden de içim rahat. Vicdani bir rahatsızlığım da bulunmamaktadır.” Diye konuştu.   

Alınan bilgilere göre Doğankent’te 30 Mart Pazar günü yapılan Mahalli İdareler Genel Seçimlerinden Ak Parti’nin başarısız sonuç alarak çıkması, ilçede bu başarısızlığın müsebbipleri olarak 3-5 kişinin günah keçisi olarak ilan edilmeye çalışması ile zirve yapmıştı. Bazı çevrelerin partiye kendi verdikleri zararları görmezden gelerek, suçu başkalarına yüklemeye çalışmaları, seçmenler arasında pek rağbet görmese bile parti disiplini açısından parti kurmaylarınca ve il yönetimince dikkate alınır oldu. Halbuki bu seçimlerde parti organlarında ki bu kişileri de (şu an suçlu ilan edilmeye çalışılan) bu şekilde hareket etmeye, partinin vefakar ve cefakar seçmenleri itmiştir.

Alınan oyların iyi irdelenmesi halinde bu seçimin kaybedilmesindeki tek sorumlu Doğankent Belediye Başkanlığı için yanlış aday gösteren İlçe teşkilatı veya onları yanlış yönlendiren arkasındaki siyasi güçtür. Belediye Başkanlığının H.Birol Tekin dışındaki bir adayla hiçbir parti tarafından kazanılamayacağı gün gibi aşikarken ısrarla başka arayışlara girenler bu seçimlerde belediye başkanlığının yanı sıra birde il genel meclis üyeliği kaybetmişlerdir. Seçimlerdeki yanlış strateji ve aday belirlenmesi sonucu Doğankent kendi tarihinin yanı sıra Türkiye tarihinin en yüksek oy oranına sahip bir seçim süreci geçirme şansını da kaybetmiştir.

İl genel meclis üyeliğinin kaybedilmesinde ki en büyük etkenin belediye seçimlerinde oy kullanan seçmenlerden kaynaklı olduğunu görmemek için akıl tutulması yaşamak lazımdır. Sonuçlar bu kadar ortada iken başka yerlerde suçlu aranması topu taca atmak değil, topu Harşit Çayı’na atmak gibi bir şeydir. Suçlu arayanların önce kendisini sorgulaması gerekir. Şayet herkesin gördüğünü göremeyecek kadar dar görüşlü iseler siyaset yapmamaları gerekir, yok eğer göre göre bu şekilde davranmışlarsa art niyetliler ve partiye kendi kişisel hesapları yüzünden ihanet etmişlerdir denilmelidir.