Hakkını Arayana Kirli Tezgâh Mı Hazırlanıyor?

Haber Giriş Tarihi:
Haber Güncellenme Tarihi:
https://www.dogankentgazetesi.com
Geçtiğimiz günlerde Jandarma 156 ihbar hattına yapılan bir başvuru üzerine harekete geçen Doğankent İlçe Jandarma Komutanlığı; Doğankent İlçesinin Güvenlik Köyü Doymuşaltı mevkiinde Giresun İl Özel İdaresi ile özel bir şirket arasında yapılan Rödovans Anlaşması gereğince İşletme izninin Özel İdareye ait olduğu alanda izinsiz çalışma yapıldığını tespit etmesi üzerine harekete geçen İl Özel İdare yetkilileri çalışmaları durdurarak, taşocağını kapatmıştı.   Bu olayla ilgili olarak bazı gelişmelerde daha sonraki günlerde, başta haber sitemiz olmak üzere birçok basın yayın organında yet almıştı.   Alınan son bilgilere göre bu işin arkasında taşocağını izinsiz işleten firmanın değil, bu firmanın gizli ortağı olduğu iddia edilen ve adı sık sık kanunlara ve mevzuatlara aykırı tartışmalarına neden olan fiil ve icraatlarla anılan Doğankentli bir siyasetçinin olduğu ileri sürülüyor.   Söz konusu taşocağı ile ilgili yasal prosedürlerin başlamasına neden olan ve burada yapılan çalışmaların mevzuatlar çerçevesinde yapılıp yapılmadığının araştırılmasını isteyen bir kamu görevlisi hakkında bu siyasetçinin kendine yakın menfaat gruplarını harekete geçirerek önümüzdeki günlerde bir karalama kampanyası başlatacağı duyumları alındı.   Hatta bunun için Giresun yerel basın camiasında kendisine tetikçilik yapacak satılık kalemler aradığı ancak bu kamu görevlisini az çok tanıyan basın mensuplarının bu kirli oyuna alet olmadığı bilgileri de gelen duyumlar arasında.   Her zaman birilerini maşa olarak kullanan ve kendi perde arkasında kalan bu siyasetçinin veya onun adına hareket eden kişilerin önümüzdeki günlerde de şayet ikna edebileceği birileri çıkarsa bu kamu görevlisini kendisinden veya izinsiz taşocağı işleten kişilerden haraç istemekle, istediği haracı alamadığı içinde bu tür hareketler içeresine girdiği şeklinde karalamaya çalışacağı öğrenildi.   Daha öncede aynı siyasetçi tarafından, onun adına kullanılan ifadelerle, onun menfaatlerini koruma adına başkaları tarafından böyle bir karalama ve sindirme oyununa kalkışılmış; iddiaların yanlış, asılsız ve uydurma olduğu hem haberi yapanlar tarafından özür mahiyetinde kamuoyu ile paylaşılmış, hem de iddialar üzerine bu kamu görevlisi hakkında yapılan inceleme ve resmi soruşturma sonucunda iddiaların asılsız ve uydurma olduğu anlaşılmıştı.   Doğankent gündemini meşgul eden ancak Giresun gündeminde yer bulamayan izinsiz taşocağına ilişkin bu olayın Doğankent cephesindeki yansımalarından ve adı geçen kamu görevlisinin çevresi ile paylaştığı bilgilerden konunun tamamen farklı bir yönünün olduğu öğrenildi.   Taşocağı konusunun; bu işlerin arka planında olduğu öne sürülen siyasetçi ile doğrudan alakasının olmadığı ancak gizli ortaklığının bulunduğu iddia edilirken, hakkında karalama kampanyası başlatılmak istenilen kamu görevlisinin tasarruf ve zilyedinde bulunan ve bir kısmı da tapulu arazisi ve binasının olduğu alanda başlatılan taşocağı çalışmaları sırasında buraya gelen ve kendisini işletme ruhsatı olan kişilerin temsilcisi olarak tanıtan kişinin buradaki ekim, dikim ve fındık bahçesine gelebilecek zararların tazmini için anlaşmak istemesi ve yer sahibi kamu görevlisinin de bu işi bir protokole dökmek istemesi, bunun içinde düzenlenen evrağın firma adına hareket ettiğini söyleyen kişi tarafından imzalanmayarak anlaşma konusu olan bedeli ödemek istememesi üzerine yer sahibi tarafından başlatılan yasal süreç sonucu taşocağının izinsiz çalıştırıldığının ortaya çıktığı öğrenildi.    Şimdi ise; önce hakkını aramak için başlatılan süreçte aslında ocak sahasının tamamının yasal olmayan bir şekilde, yetkisiz kişiler tarafından işletildiğinin ortaya çıkması üzerine bu kamu görevlisi tarafından ilgili kurumlara yapılan başvuruların önüne geçmek, onu çevresi ve üst amirlerine karşı itibarsızlaştırmak için bir karalama kampanyası başlatılacağı gelen duyumlar arasında yer alıyor.   Yine alınan bilgilere göre bu olayın üzerine giden kamu görevlisinin söz konusu taşocağı olan arazilerin tamamında hak sahibi olarak hissesi bulunduğu, karayollarının yıllar önce bu alanda yaptığı kamulaştırma çalışmaları sırasında ailesine ve akrabalarına zilyetlikten istimlak bedeli ödendiği, yine 1990 yılında meydana gelen sel felaketinde bu alanda bulunan işyerlerinin sele gitmesi nedeniyle devlet tarafından hak sahibi olarak kabul edildikleri ve İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğünde halen hak sahibi sel mağduru olarak gözüktükleri, 1-2 yıl önce geçen kadastro çalışmaları sırasında 50-60 yıllık fındık bahçeleri dahil tüm arazilerinin Orman veya hazineye bırakıldığı, sadece bir işyeri için bu memur adına tapu kesildiği ve bu işyerinin de ruhsatsız işletilen taşocağı alanında kaldığı öğrenildi.   Kadastro çalışmaları sırasında Ormana kalan bu arazilerin 2B yasası denilen kanuna göre tekrar fiilen tasarruf eden kişilere bedeli mukabilinde verileceği ifade edildiğinden, bu arazileri elinde bulunduran kişiler ekim, dikim ve diğer tarımsal faaliyetleri halen bu araziler üzerinde sürdürmekteler ve fiilen zilyetliklerini muhafaza etmektedirler.   Bu kamu görevlisine, bu olaylar ortaya çıktıktan sonra, olayların üzerine gitmemesi için bazı çevrelerce önce çeşitli vaatlerde bulunulduğu kabul etmeyince, kendisinin başka yerlere sürgüne gönderilmekle tehdit edildiği bu konuda da geri adım atmayan bu kamu görevlisinin son olarak ta taşocağının arazi ve arsalarına vereceği zarara karşılık talep ettiği bedele ilişkin bir yazıyı üst amirlerine rüşvet istedi diye sunacakları tehdidinde bulundukları öğrenildi.   Ancak bu tehditlerinde de başarılı olamayan ve örgütlü olarak hareket ettiği tahmin edilen bu grubun son çare olarak bu kamu görevlisi hakkında asılsız iftiralarla kafaları karıştırmak, çalıştığı iş yerinde huzursuz olmasını sağlamak ve bu şekilde itibarsızlaştırma kampanyaları ile geri adım atmasının sağlanmaya çalışıldığı öne sürülüyor.   Arkasından çevrilmek istenilen bu olaylardan haberdar olduğunu söyleyen bu kamu görevlisinin çevresindekilere olayların tahmininden de derin ve kirli olduğunu, kendisine karşı her türlü çirkinliğin ve çirkefliğin yapılmasının muhtemel olduğunu ancak bu tehditlerden korkmadığını, mücadelesini verdiği bu kayalar üzerinde babasının can verdiğini ve babasının kanının bu kayalar üzerine aktığını söyleyerek “hakkım olanı kimseye yedirmeyeceğim gibi başkalarının hakkını da Allah bana yedirmesin. Ben mücadelemi tehdit ve iftiralarla değil yasal zeminlerde sonuna kadar sürdüreceğim.” dediği öğrenildi.